Erasmus Personel Hareketliliği Akreditasyonu kapsamında ilk kez yurtdışına çıkarak İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Barselona şehrini ziyaret ettim. Bu yazımda, Barselona hakkındaki gözlemlerimi ve iş başında öğrenmenin bir türü olan job-shadowing (işbaşı eğitim) sürecinde Katalonya’daki eğitim sistemi hakkında aldığım notları paylaşacağım. Birinci Gün Sabah saatlerinde bulunduğumuz şehirden uçakla yola çıktık. Aktarma uçuşumuz ...

Ferenc Molnár’un 1906’da kaleme aldığı “Pal Sokağı Çocukları”, çocukluğun en saf duygularını, dostluk ve fedakarlık gibi evrensel temaları öyle güzel işleyen bir eser ki, sayfalarını okumaya başladığınız anda sizi kendine çekiyor. Budapeşte’nin dar ve kalabalık sokaklarında oynayan çocukların kendi aralarındaki hiyerarşi, belirledikleri kurallar ve aralarındaki sıkı dostluk bağı, kitabı okurken ...

Edgar Allan Poe’nun bu eseri ünlü dedektif C. Auguste Dupin’in yer aldığı üçüncü ve son macerasını konu alıyor. Bu hikayeyi okuma sebebim de bu. Morgue Sokağı Cinayeti‘nden sonra Marie Rogêt’nin Sırrı‘nı okuyup içim dışım Poe olsa da serinin sonunu getirebilmek adına bu hikayeyi de okumak istedim. Hikâye, Fransa’nın Paris kentinde ...

Art arda okuduğum Poe’nun kitaplarından sonra Stefan Zweig’den bir eser okumak oldukça ferahlatıcı geldi. Kitapta iki ayrı hikaye var. İkisinde de yazar, uzun betimlemelerle okuyucuyu sıkmak yerine daha farklı şekilde psikolojik gerilime sürüklemek istemiş. İlk hikayede yazar karşılaştığı birinden başından geçen ufak bir hikayeyi dinliyor. Anlatan kişi yalnız başına kalmış ...

Marie Rogêt’nin Sırrı, Edgar Allan Poe’nun polisiye türüne kazandırdığı C. Auguste Dupin adındaki dedektifin yer aldığı ikinci hikaye. Bu hikayeyi daha önce okuduğum Morgue Sokağı Cinayeti adlı hikaye ile ortak yanları olduğunu öğrendiğimden dolayı okumak istedim. Bu hikayede Dedektif Dupin ve isimsiz anlatıcı, Paris’te Marie Rogêt adlı bir kadının çözülmemiş ...

Az sayfalı kitaplar okuyarak okuma alışkanlığımı pekiştirmeye çalıştığım bu serüvenimde artık yavaş yavaş beni içine çeken türü/türleri keşfetmiş gibiyim. Serüvenime biraz da farklı yazarları deneyimleyerek devam etmek istedim. Edgar Allan Poe’nun anlatış tarzını beğensem de biraz yoğun bulduğum için aynı yazarla devam etmek istemedim. Peş peşe aynı yazarı okumanın da ...

Edgar Allan Poe uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı. Sanırım birkaç kitabı elime geçmişti ama o zamanlar iyi bir okuyucu değildim. Bu az sayfalı kitaplar zincirinin vesilesiyle farklı bir yazar denemek istedim ve Poe’yu seçtim. “Morgue Sokağı Cinayetleri” ya da benim okuduğum Notos Yayınları’nın Memet Fuat çevirisinde “Morgue Sokağı Cinayeti” ...

Kısa süren hikayelerden uzun kurgu romanlara geçiş yapacakken sanırım oldukça yanlış bir seçim yapmışım. Yaşar Kemal’in Yolda adlı eseri, beni oldukça zorladı ve bitirmekte güçlük çektim. Kitap, farklı hikayelerden oluşsa da, her biri kendi içinde ağır ve bunaltıcı bir atmosfer barındırıyor. Yazarın edebi dilini, güçlü betimlemelerini ve toplumsal duyarlılığını liseden ...

Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” adlı eseri, Fransız yazarın kişisel hayatında yaşadığı derin toplumsal çatışmaların bir yansıması olarak ortaya çıkmış. Hugo, bu kitabı 1829 yılında yazmış ve eserin temel amacı, dönemin Fransa’sında sıkça uygulanan idam cezasını sorgulamak olmuş. Victor Hugo, eserle hem bireysel bir trajediyi hem de idam ...

Patrick Suskind’in yazdığı bu eser Paris’te tek başına yaşayan banka görevlisi Jonathan Noel’in etrafında dönüyor. Jonathan Noel, İkinci Dünya Savaşı sırasında ailesini kaybetmiş, amcasının yanında büyüdükten sonra evlendiği eşi tarafından terk edilen yalnız yaşamaya başlamış sıradan bir insan. Yaşadığı apartman dairesi ise toplumdan uzak burjuvazi bir apartmanın en üst katındaki ...