Neredeyse hiçbir filmi kapağına bakıp izlemem ama Tom Hanks’ı filmin kapağında görünce izlemeye karar verdim. Kapağındaki ruh hali filmdeki rolü hakkında oldukça fazla şey barındırıyordu.
Filmi izledikten sonra aslında bu filmin bir İsveç filminden uyarlama olduğunu görünce pek şaşırmadım. İlerleyen zamanlarda orijinal yapımı da izlemeyi düşünüyorum. Uyarlama demişken filmin ülkemize giriş isminin seçimi MUHTEŞEM yerelleştirme çalışmaları ile üst düzey toplantılar düzenlenip verilmiş. Adı da şöyle: ‘HAYATA RÖVAŞATA ÇEKEN ADAM’…
Otto, karısını kaybettikten sonra hayattan vazgeçmiş ve her şeye bir son vermek isteyen huysuz bir emeklidir. Yaşadığı yere genç ve samimi bir aile taşınır. Bu aile, Otto’nun dünyasını değiştirecek bir arkadaşlığı başlatır.
İlk bakışta aklıma Çöpçüler Kralı’ndaki her düzensizliği gazeteye yazan apartman sakinini canlandıran Ertuğrul Bilda (Külyutmaz) geldi. Sonra bir baktım ki kendimi izliyorum.
Otto, Amerika’daki Pittsburgh kentinde çekilmiş bir alanda yer alan trafiğe kapalı yolu olan yatay mimariye sahip ve kendine ait kurallarla yaşayan küçük bir yerleşkede oturuyor.
Bu kadar düzene, kurala ve kurallara uyan insanlara rağmen Otto, yine hayatındaki olumsuzluklara odaklanmaya devam ediyor ve neredeyse bundan dolayı hayatını yaşanmaz hale getiriyor. Ki bunu zaten kendisi de istemiyor. Filmde orijinaline oranla çok az yer verilmiş geriye dönüş sahneleri ile biraz zor anlaşılsa da Otto, geçmişinde yaşadığı üzücü bir olaya takılı kalmış durumda. Bu ruh hali de onu huysuz, hayattan bezmiş, zevksiz ve bir o kadar da katlanılmaz karaktere sahip olmasına neden olmuş.
Ancak filmin gidişatını değiştirecek ve Otto’nun hayatını baştan sona etkileyecek bir şey oluyor. Yaşadığı yere yeni bir komşu taşınıyor. Bu komşunun da en çok Otto’ya ihtiyacı var. Otto her ne kadar bu durumdan rahatsız olsa da kendi açısından çok basit durumların üstesinden gelemeyen bu çifti görünce yine huysuzluğu tutuyor ve bu olumsuz durum bir yardımseverlik seline dönüşüyor. Otto’yu her seferinde yolun sonundan u dönüşü yaptıran komşusu, Otto’nun sorununu anladıktan sonra artık bunun üzerine daha fazla odaklanmaya başlıyor. Bir yerden sonra Otto ve komşusu odak noktalarını çevirmeleri gereken yerin başka bir komşuları olduğunu düşünüp o yöne doğru seyrediyorlar.
Tom Hanks, kedisi, emekli yeleği ve montuyla Otto’yu izledikten sonra hoş bir anı bırakıyor zihninizde. Birkaç gereksiz karaktere yer verilmese veya farklı şekilde yer verilse daha iyi olacak bir film Amerikan’lığından nasibini almış. En kısa zamanda şu orijinal İsveç versiyonunu da izlemeyi isterim.
Cevapla
Yorumları Gör