Satranç ve Oyun Sandığı

satranç tahtası

Uzun zamandır aklımda olan bir oyun sandığını nasıl yaptığımı, nasıl yaptığımızı baştan sona anlatmak istiyorum.

İlk başlarda ufak ufak çizimlerle başladım aslında. Bu, yerini daha sonraları milimetrik ölçülerle tasarlanmış şekillere bıraktı. Arada sırada canım sıkıldıkça aklıma fikir geldikçe çizip hayalimdeki sandığı tasarlamaya çalıştım.

Amacım

Bazen üşengeçliğim tutup ikinci el ilanlarındaki tavla sandıklarına baksam da bir yanım aklımdaki o güzel sandığı ortaya koymak istiyordu. Çünkü hangi ilana baksam bir makine işçiliği, basitlik ve doğal olarak kâr gütme amacı vardı. Bu yüzden yavaş da olsa bir yerden başlayarak taslak çizimlerle ilk adımı atmış oldum.

Yapacağım şeyi yaparken benim için önemli olduğundan ve ona emek vererek yapacağımdan ölçüleri güzel ve (gönül isterdi ki) hatasız olsun. Bu yüzden bir turnuva satrancının kare ve tahta boyutlarını referans aldım. Biraz büyük de olsa ortaya istediğim gibi bir şey çıkacaktı.

İki bölümün birleşme kısmını mıknatıslarla düşünmüştüm ki menteşe boşluğu sıfıra insin. Tabi yaparken bu fikrim pek tutmadı. Menteşe daha mantıklı geldi. Babam da ben onu sıfıra yakın yaparım deyince tamam o zaman deyip tasarımı o şekilde değiştirdik.

Bu şekilde kabaca da olsa çerçeve kısmını halletmiş oldum. Sıra iç kısmının yüksekliğine geldi. 95mm Şah boyu olan bir satranç takımındaki en büyük taşın yatay olarak ne kadar yer kapladığını ölçtüm. Sandığın iç yüksekliği bu taşın taban çapının 2 katına yaklaşmayacaktı. Eğer öyle olursa taşlar serbest konulduğunda üst üste binebilir diye düşündüm. Aynı zamanda da kapak kapatıldığında içine koyacağım satranç saatinin yüksekliği de ölçülere uygun olmalıydı.

İç kısmın tabanlarına da oyun tabanları çizme fikrim vardı ama bu en son işti. Ne kadar alan kalırsa duruma göre çizim yapıp hangisi uygunsa onu çizmek istedim.

Yapım Aşaması

Koçtaş’tan sandığın dış yüzeyini kaplayacak bir çam kontrplak aldık. Yeni parti mal gelmediği için sona kalan hafif kavruk ve görece dokulu bir ürün almamız gerekti. İkiye bölündüğünde kavrukluğu fazla kalmadı. Zaten tutkal ile yapıştırdığımızda da iyice düzleşti.

Göz olan yerleri dışarıda kalacak şekilde kesip ölçülere uygun çerçeve ahşaplarını kestik. Bunun için de babamın dedemle yaptığı evin eski ahşap cam çerçevelerini kullandık. Biraz ölçüp biçip kestikten sonra 2 kenardan ihtiyacımız olan ahşabı çıkarmayı başardık. Zımpara ve ince ayarlamalardan sonra sıra işkencelerle çerçeveyi oluşturmaya geldi. Bunun için de evdeki kapı kasası ve arabalarda yer alan iki adet krikoyu kullandık.

Bunu yaparken de babamın oturduğu evin kapı kasalarının yamuk olduğunu fark ettik. Çünkü bir türlü dikdörtgen bir çerçeve oluşturamıyorduk. Bu nedenle iç kısımdan L cetvel ile göz kararı bir ayar yaparak bir şekilde düzgün bir çerçeve çıkardık.

4 tane işkence kullansam da aralarda biraz boşluklar kaldı. İşkencenin birini koyarken araya ince bir tahta parçasını koymayı unuttuğum için çerçevede aşı izi gibi bir iz de kaldı. Bunu fark ettikten sonra ince bir parça koysam da iz hala belirgin olarak duruyor. Kestiğimiz ahşaplardan kalan talaşları yerleştirip biraz tutkalla oraya sabitledik. Bilmiyorduk ki verniklerken bu bölgeler sırıtacaktı.

Dış Yüzeye Satranç Tahtası

Sıra dış yüzeye çizilecek satranç tahtasına geldi. Bunun için de kare aralarına 1mm genişliğinde çizgi ve kareleri de 55mm olarak düşündüm. Önce bunları kurşun kalemle tahta üzerine çizip nasıl durduğuna baktım. Hatta bu şekilde iken kardeşimle bir maç bile attık. Tabi siyah kareler olmadığı için biraz zorlayıcı oldu.

Dış yüzeye çizeceğim satranç tahtasının referans ölçülerini almak için turnuva boy satranç takımı satılan sitelere göz gezdirdim. TSF’nin sitesindeki yönergeleri de göz önünde bulundurdum. Yaptığım sandığın dış yüzeyini de hesaba katarak iç kareleri 55mm ve bütün zemin 50cm olan bir taslak çizdim.

İş uygulamaya gelince bazı ölçüler şaşabiliyor. Sonradan dışına herhangi bir harf veya sayı yazmaktan vazgeçtiğim için kenarlarda bir taşın sığabileceği boşluklar kaldı. Çoğu turnuva boy satranç zemininde de harf ve sayı yazmıyor. Biraz da bundan dolayı yazmak istemedim. Neyse ki iç kare ölçülerinde oynama olmadı.

Yüzey alanında çerçeve çizgilerini biraz kalın çizdikten sonra iç kısımlardaki koyu olacak kareleri kahverengiye boyadım. Beyaz kareleri ise boyamadan bıraktım. Bunu yaparken arada bir kaç yeri kaçırdım ama sonradan telafi edebildim. Özellikle bir karenin kenar çerçevesinde akrilik boya kalemiyle deneme yapayım derken boyanın içindeki su miktarından dolayı biraz dağıldığını fark edince bıraktım. Şansıma da orası beyaz kareye denk geldi. Yani boyanmaması gereken bir yerdi. Bundan sonrasına saf akrilik boyayı sulandırmadan fırça ile kullanmaya devam ettim.

Kare aralarını birbirine sıfırlayacaktım ama baktığım örneklerin çoğunda aralarında çizgi vardı. Akrilik boya ile çizgi çizmek oldukça zor görünmüştü gözüme. Keçeli kalemle de çizecek olsam hemen dağılıyordu. O yüzden çizgiler için de 1 mm’lik aralıklar bıraktım. Bunun için biraz kağıt bant harcadım ama değdi.

Kağıt bantı dikkatlice kullanarak kareleri tek tek boyadım. İlk başta siyah ara çizgi ve kahverengi kareler arasında fazla bir renk farkı yok gibiydi. Ancak tahtanın asıl yüzü vernik attıktan sonra ortaya çıktı.

İç Kısma Dört Farklı Oyun

İç kısımda tam 4 oyun sığacak bir büyük alan kaldı. Aslında iç kısma tek oyun yapmak istiyordum. Monopoly’nin atası olan Landlord’s Game tasarımı çok hoşuma gitmişti. Sonra da iç kısmı tek oyuna bağlamak istemedim ve dörde böldüm. Burayı eşit şekilde bölerek bir çerçeve ile birlikte iç kısımlarına eşit ve ortalanmış oyun tabanları çizdim. İlerleyen zamanlarda istersem iki parça dikdörtgen şekline bölünmüş bir oyun zeminini de bu sandıkta muhafaza edebilirim. Yeterince yer var.

Ülkemizde ve çoğu yerde solo test olarak bilinen ve İspanya’dan çıkma bir av-avcı oyunu olan Fox and Geese tahtasını çizdim. Amacım tek oyun tahtası da olsa birden fazla oyunu oynayabilmek. Bunun hemen yanına da Alquerque çizecektim ama bunu az önce bahsettiğim tahtada da köşelere birer nokta ekleyerek oynayabiliyoruz. Ama o noktaları eklemedim. Sonrasında yanında bir dokuz taş tahtası çizdim ve bunların üzerinden keçeli kalemle geçtim. Akrilikle uğraşılmayacak kadar ince oldukları için gereksiz zaman kaybı olurdu. Bunları yaparken evde cetvelim olmadığı için gidip cetvel aldım. Bir adet 50 cm. Bir adet 30 cm tahta ve bir adet de 30 cm lastik cetvel ki bu cetvel hesapladığım gibi çok işime yaradı.

Go tahtasını en az 3 kere silip baştan çizdim. Baştan çizerken de her kare aralığını en ideal boyutta tasarlamam gerekiyordu çünkü bir kareyi 1mm artırsam bütün tahta neredeyse 13mm artıyordu. Bundan dolayı da sürekli kenar çizgisi kenara çok yakın oluyordu. Taşı koymak zor olacağından böyle kalsın istemedim ve son halini, her ne kadar orta olmasa da, kötünün iyisi bu kadar olur deyip bıraktım. Biraz daha ortaya yakın olabilirdi ama olsun.En kenara taş koyarken sorun olmuyor. Bu benim için yeterli.

Sonradan başka bir oyun da çizebilirdim diye düşündüğüm ama çizecek de başka oyun kalmadığını düşündüğüm için kalan alana kızma birader olarak bilinen diğer adıyla Ludo oyun tahtasını çizdim. Başta keçeli kalemle boyamak aklıma gelmediği için sarı tonları biraz kapalı kaldı ve sonrasında da bantla tek tek boyamanın işi uzatacağını düşündüğümden keçeli kalemle kalan kısımları boyadım. O yüzden sarı alan biraz daha parlak duruyor. Kızma birader kısmındaki en büyük hatam da boyamaları ve çıkış noktalarını yanlış yaptığım için oyun soldan sağa değil de sağdan sola dönüyor.

Sonuç

satranç tahtası

Son olarak da vernik ile sandığa son halini vermeye çalıştım. İlk verniklemeye başlamadan önce koli bandıyla üst yüzeyde kalan ince ufak parçaları bant yapıştırıp çekerek temizledim. Aslında zımpara atmıştık ama birkaç kez daha ince zımpara atmak gerekiyormuş. Bunu boyamadan önce en azından 120lik zımpara kağıdıyla yapsam olurdu tabi ama başta yaptığımız zımpara yeterli gelir sandık. Neyse ki bu uygulamamı her vernik atmadan önce yaptığım için 7 kat vernikten sonra fazla bir pürüz kalmadı. En son olarak da iç yüzeyi vernikleyerek bu küçük ve amatör projemi tamamlamış olduk.

Ufak tefek hataları olsa da babamla birlikte yaparken keyif aldığımız yer yer ev ahalisinin bir ucundan yardım ettiği ortaklaşa bir ürün çıktı ortaya. Umarım uzun yıllar mutlu günlerde kullanırız.