Kısa süren hikayelerden uzun kurgu romanlara geçiş yapacakken sanırım oldukça yanlış bir seçim yapmışım.
Yaşar Kemal’in Yolda adlı eseri, beni oldukça zorladı ve bitirmekte güçlük çektim. Kitap, farklı hikayelerden oluşsa da, her biri kendi içinde ağır ve bunaltıcı bir atmosfer barındırıyor. Yazarın edebi dilini, güçlü betimlemelerini ve toplumsal duyarlılığını liseden beri biliyorum. Ancak bu kez hikayeler beni içine çekmekten ziyade sıkıştırdı. Her bir hikaye, yaşanan zorlukları, acıları ve insanın toplumla mücadelesini gerçekçi bir biçimde işliyor. Fakat bu gerçekçilik beni bir noktadan sonra boğmaya başladı.
Kitapta karşılaştığımız karakterler, Yaşar Kemal’in eserlerinde sıkça rastlanan hayatın zorlukları karşısında ayakta kalmaya çalışan, toplumdaki zorba insanlara karşı sürekli bir savaş veren insanlar. Fakat bu karakterlerin iç dünyalarındaki karanlık, onların yaşadığı trajediler ve hikayelerin sonunda okuyucuyu çıkmaza sürükleyen anlatımlar, okuma sürecimi oldukça ağırlaştırdı.
Karakterlerin yaşadıkları her bir olay, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde, insanın çaresizliğiyle, kayıplarla ve içsel çöküşle bağlantılıydı. Yazarın bu tarzı elbette takdir edilesi, ama kişisel olarak bu tür bir edebi yaklaşım beni fazlasıyla yordu.
Kitaptaki hikayeler, insanın zorba toplum karşısındaki zayıflığını, yaşam mücadelesini ve toplumun ağır yüklerini anlatıyor. Yaşar Kemal, her zaman olduğu gibi toplumun alt kesiminden karakterlerle çalışıyor, onların sesini duyuruyor. Fakat hikayelerin atmosferi o kadar yoğun ve karamsardı ki, bir süre sonra her bir hikayede aynı karamsar havanın tekrar ettiğini hissettim. Hikayeler derin, çok katmanlı ve eleştirel, ama bu derinlik, okuyucuya nefes alacak bir alan bırakmıyor. Özellikle kısa öykülerde bu kadar ağır bir atmosferin hakim olması, bir hikayeden diğerine geçerken bir çeşit boğulmuşluk hissi yaratıyor. Bu yüzden, eserin çoğu yerinde kendimi tekrar tekrar dışarı atmaya çalıştım ama sonuna kadar okumayı zor da olsa başardım.
Ayrıca, hikayelerdeki psikolojik çözümlemeler ve toplumsal meselelerin bu kadar yoğun bir şekilde işlenmesi, okuma deneyimimi daha da ağırlaştırdı. Yaşar Kemal, karakterlerin ruh dünyalarına derinlemesine iniyor; onları hayatın sert rüzgarlarına karşı savunmasız bırakıyor. Bu derin içsel sorgulamalar, bir noktadan sonra insana karamsarlık ve içsel bir sıkışmışlık hissi veriyor. Olaylar o kadar yoğun ve karanlık işlenmiş ki, hikayeleri okurken sürekli bir ağırlık hissettim. Bu ağırlık, bir süre sonra beni kitaptan uzaklaştırdı. Ama yine de dişimi sıkıp kitabı bitirmeyi başardım.
Sonuç olarak, Yolda, benim için zor bir okuma süreciydi. Bu kitapla birlikte fark ettim ki böylesine ağır, insan ruhunu derinlemesine inceleyen ve toplumsal meseleleri trajediye dönüştüren hikayeler bana pek uygun değil. Belki bu türü sevenler için Yolda etkileyici ve unutulmaz bir eser olabilir; ancak benim için oldukça yorucu ve bunaltıcı bir okuma deneyimi oldu.
Cevapla
Yorumları Gör